Experian ve Forrester Consulting iş ortaklığında Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde yaklaşık 1000 şirketle görüşülerek hazırlanan ‘2019 Yılı EMEA Bölgesi Dolandırıcılık Raporu’ yayınlandı. Rapora göre Türkiye’de veri hırsızlığı, kimlik hırsızlığı/sosyal mühendislik, hesap ele geçirme ve dijital kanallarda sahte başvuru en yaygın karşılaşılan dolandırıcılık türleri arasında yer alıyor. Türkiye özel sektörü de, “dolandırıcılık yönetimi teknolojilerine” yatırım yapmayı EMEA bölgesi ülkeleri arasında en çok isteyen ülke (%73) konumunda.
Dijital teknoloji, iş ve bireysel hayatta işlem sürelerinin kısalmasından bilgiye erişimin kolaylaşmasına kadar pek çok avantajı sağlarken “veri güvenliği” konusunda ciddi problemleri de beraberinde getiriyor. Experian tarafından her sene yayınlanan ve bu sene Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da farklı sektörlerden yaklaşık 1000 şirketten yanıt alınan rapora fintech, e-ticaret, konaklama, bankacılık, perakende ve telekomünikasyon başta olmak üzere birçok sektörden 50’yi aşkın çalışanı olan şirketler dâhil edildi.
Türkiye’de şirketlerin %67’si en çok maruz kalınan dolandırıcılık türünün veri hırsızlığı olduğunu düşünüyor
Rapora göre; günümüzde en yaygın üç dolandırıcılık türü, veri hırsızlığı, kimlik hırsızlığı/sosyal mühendislik ve dijital kanallara sahte başvuru. Bu dolandırıcılık türünde tüm ülkelerin ortalaması %58 iken Türkiye’de %67 gibi çok yüksek bir oranda görülmesi dikkat çekiyor.
Şirketler dolandırıcılık risklerini etkili şekilde yönetemediklerinin farkında
Bulgular göre; dolandırıcılığı önleme kabiliyetlerini ve süreçlerini iyileştirme firmaların %85 gibi büyük çoğunluğu için öncelikli olduğunu gösteriyor. Her beş kişiden ikisi (%40) dolandırıcılığın işletmelerinde değerlendirildiğini ve anlaşıldığını söylüyor. Ama buna karşılık, firmaların sadece yedide biri, yani yüzde %14’ü dolandırıcılığı önleme yeteneklerinin gerçekten iyi bir şekilde optimize edildiğine inanıyor. Türkiye’de bu oran %18 seviyesinde. Dolandırıcılığın karmaşıklığı ve hızlı değişimi ile ortaya çıkan büyük zorluklar şirketler için önemli bir sorun olduğu görülüyor. Şirketler riskleri tamamen yönetemediklerini en azından biliyorlar. Pek çok firma dolandırıcılığa karşı üç yıl içinde otomasyon, makine öğrenmesi ve tahmine dayalı analitik konulara önemli yatırımlar yapmayı planlıyor.
Türkiye Dolandırıcılık Yönetim Teknolojilerine yatırım yapmayı en çok isteyen ülke
Rapora göre dolandırıcılığın karmaşıklığı, hızla değişimi ve ortaya çıkan zorluklar çoğu şirket için sorun olmaya devam edecek. Raporda, çoğu şirketin önümüzdeki üç yıl içerisinde otomasyona, makine öğrenimine ve öngörüsel analizlere ciddi ölçüde yatırım yapacağı belirtiliyor. Türkiye özel sektörü, %73 ile “dolandırıcılık yönetimi teknolojilerine” yatırım yapmayı diğer ülkelere göre en çok isteyen ülke konumunda. Türkiye’yi %72 ile Danimarka, %70 ile Polonya izliyor.
Dolandırıcılığa karşı yatırım hedefleri ülkeler bazında farklılık gösteriyor
Türkiye “Dolandırıcılık yönetimi danışmanları ve üçüncü taraf hizmetlerine en çok yatırım yapmak isteyen ülkeler arasında %55 oranıyla ikinci sırada. Türkiye ikinci sırayı Polonya ile paylaşıyor. Burada birinci sırada %56 ile Danimarka, üçüncü sırada ise %47 ile Birleşik Krallık yer alıyor.
Dolandırıcılık yönetimi dış kaynak kullanımı konusunda da yine Türkiye ön sıralarda yer alıyor. %57 ile Türkiye, %53 ile ilk sırada olan Polonya’yı ikinci sıradan takip ediyor. %47 ile üçüncü sırada yine Birleşik Krallık bulunuyor.
Aynı şekilde “Dolandırıcılık yönetimi çalışan eğitimi ve farkındalık” yatırımları konusunda da ilk sırada %68 oranıyla Polonya yer alırken, Türkiye %63 ile ikinci sırada yer alıyor. Birleşik Krallık ve İspanya %62 ile üçüncü sırayı paylaşıyor. Türkiye özel sektörü genel dolandırıcılık yönetim bütçesini artırma konusunda da %62 ile ilk sırada yer alıyor.
Şirketlerin üçte biri dolandırıcılığın en çok müşteri kayıplarına neden olduğunu düşünüyor
Dolandırıcılığın neden olduğu etkiye dair genel algı, iki kategori altında toplanıyor: İlki maddi kayıp, ikincisi ise özellikle veri hırsızlığı sonucunda ortaya çıkan hukuki, düzenleyici veya itibara ilişkin etkiler olarak ön plana çıkıyor. EMEA bölgesinde şirketlerin üçte biri (%33) dolandırıcılığın en çok müşteri kayıplarına, yeni güvenlik önlemlerinin yüküne ve geri kazanım maliyetlerinin artmasına yol açtığını düşünüyor. Türkiye’deki yöneticiler ise dolandırıcılığın; %43 oranında ek güvenlik ve denetim gereksinimlerine, %42 oranında çalışan verimliliğini düşürdüğüne, %30 oranında düzenleyici para cezalarına neden olduğunu düşünüyor. Türkiye’de yöneticilerin yalnızca %25’i dolandırıcılığın müşteri kayıplarına neden olduğuna inanıyor.
Experian Türkiye ve Orta Doğu Genel Müdürü Serter Baltacı, EMEA Bölgesi Dolandırıcılık Raporu’na göre, dijital ticaret hacminin giderek büyüdüğünü ve buna paralel olarak dijital dolandırıcılık risklerinin giderek arttığını, müşterilere daha uygun bir dijital deneyim sunarken dolandırıcılık risklerini önlemenin büyük bir öncelik haline geldiğini belirtti. İş dünyasının giderek büyüyen dolandırıcılık risklerinin ve bu risklerin işe olan etkisinin farkında olduklarını dile getiren Baltacı: “Şirketler bu alanda ortaya çıkan zorluklarla başa çıkabilmek ve etkisini en aza indirebilmek amacıyla dolandırıcılıkla mücadele yönetimine daha fazla zaman ve kaynak ayıracak.” dedi.
Experian Türkiye ve Orta Doğu Siber Güvenlik Lideri Dr. Murat Ayaz, EMEA Bölgesi Dolandırıcılık Raporu’na göre, önümüzdeki üç yıl içinde en fazla yatırım yapılması planlanan kilit alanların; %51 ile yapay zeka/makine öğrenmesi, %48 ile davranışsal biyometri ve %45 ile eID yani güçlü kimlik doğrulama çözümleri olduğunu belirtti. Dolandırıcılık endişelerinin artık tamamen maddi kayıplardan ibaret olmadığını dile getiren Ayaz: “Dolandırıcılık endişelerinin maddi kayıplardan da öte müşteri deneyimi, düzenlemelere uyum ve itibar konularını da içerecek şekilde genişlediği çok açık. İş dünyası, kaybedilmiş bir müşterinin gerçek maliyetinin fazlasıyla yüksek olduğunun farkında. Hızla değişen dijital dünyamızda kaybedilen bir müşteri, dolandırıcılıkla ilgili herhangi bir kayıptan çok daha fazlası anlamına geliyor” dedi.